İşverenler hibrit modele hazır, peki ya çalışanlar?

Uzun bir süredir iş yapış şekillerinin dijitalleşme ile hızla değişiminden, beklentilerin, çalışma şartlarının yeniden şekillendirilmesinden bahsederken dünya hiçbirimizin beklemediği hatta aklına bile getirmediği bir kriz ile karşı karşıya kaldı: Covid-19 pandemisi

Pandemi bir yandan bütün planları alt üst ederken, bir yandan da hem şirketlerin hem de çalışanların önünde yeni ufuklar açıp, dijitalleşmede 5-7 yıllık bir hızlanmayı beraberinde getirdi. Peki, bu hızlanmayla birlikte iş yapış şekillerinde, iş dünyasında neler değişecek? Şirketler ve çalışanlar yeni çalışma modelleri konusunda aynı sayfada mı?

2020 Mart ayından bu yana, belki de bugüne kadar çok da benimsenmeyen evden çalışma modeli bir anda olmazsa olmaz hale geldi ve bu modeli asla kabul etmeyeceğini söyleyen şirketler bile yoğun kısıtlamaların olduğu dönemde yeni şartlara uyum sağlamak durumunda kaldı. Ve görüldü ki aslında, imalat sektörü hariç neredeyse tüm sektörlerde işler aksamadan hatta kimi alanlarda çok daha verimli bir şekilde yürütülebildi. Bu süreçte şirketler için önemli bir maliyet kalemi olan sabit giderlerdeki yüzde 30 civarındaki azalma da pandemi sonrası dönemde çalışma şeklinin belirlenmesinde belli ki önemli bir etken olacak.

Elbette hepimiz yüz yüze iletişimin önemini biliyoruz ve pandemi sürecinde de bunu çok daha iyi anladık. Ekiplerin bir arada çalışması, fikir paylaşması ve sosyalleşmesi mutlaka verimliliğin artması için kritik ve bunun hibrit bir çalışma modeli ile başarılması mümkün. Şirketler açısından bir yandan maliyetleri düşürecek bir yandan da yüz yüze iletişimi destekleyecek bir yapıya geçmek en efektif çözüm olarak düşünülüyor ancak acaba çalışanlar buna hazır mı?

Aralarında McKinsey, Slack, Accenture, Gensler, Envoy gibi pek çok uluslararası şirketin pandemi sonrası iş dünyasına ilişkin gerçekleştirdikleri araştırmalarda elde edilen ortak sonuç, çalışanların yarısından fazlasının hibrit çalışma modelini istediğini ortaya koyuyor. Slack’in raporuna göre, çalışanların yüzde 63’ü hibrit mobil ofis modelinin esnekliğini tercih ederken, yüzde 20’si tam zamanlı olarak uzaktan çalışmak ve sadece yüzde 17’si tam zamanlı olarak ofise dönmek istiyor. Envoy’un Wakefield Research ile yaptığı araştırmaya göre, işverenlerinin esnek çalışma modelini benimsememesi durumunda çalışanların yüzde 47’si büyük olasılıkla iş arayacağını ifade ediyor.

Dijitalleşmedeki hızlanma sayesinde teknik açıdan ne şirketler ne çalışanlar ne de müşteriler açısından kritik bir eksiklik ya da memnuniyetsizlik yaşanmadığı gözlemledik. Bu nedenle pandemi sürecinde dijitalleşmede hız kazanmış şirketler açısından hibrit model herhangi bir olumsuzluk yaratmayacaktır ancak eğer dijital dönüşüm konusunda bir şekilde geri kalmış şirketler hala var ise mutlaka hızlandıracak adımlar atmaları gerekiyor. Çalışanların hibrit çalışma modeline uyum sağlamalarını kolaylaştırmak, verimlilikte herhangi bir aksama yaşanmaması açısından da bu konuda önemli adımlar atılmalı.

Çalışanlar açısından baktığımızda hibrit çalışma modeline uyum konusunda bazı çekinceler olduğu muhakkak. EY tarafından yapılan Work Reimagined Employee Survey 2021 başlıklı araştırmaya göre katılımcıların yüzde 45’i uzaktan çalışma araçlarına ve ev teknolojisi kurulumlarına yatırım yapılmasını istiyor. Şirket yöneticilerinin çalışanların çekincelerini, beklentilerini, ihtiyaç ve isteklerini çok iyi dinlemesi ve yeni çalışma modeline karar verirken bunları mutlaka göz önünde bulundurması gerekiyor. Yeni çalışma modeline ilişkin ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla verilebilecek her karar çalışan memnuniyetini sekteye uğratacaktır.

Evlerinin evden çalışmaya uygun olup olmaması, teknolojik altyapının yetersizliği hatta belki pandemi sürecinde yaşanmış dijital mobbing gibi unsurların her yönden dikkate alınması, hibrit çalışma modeline geçilmesi halinde tüm bu ihtiyaç ve beklentilerin optimum seviyede karşılanması ile mümkün olabilir. Bir yanda evden çalışmaktan son derece memnun olup verimliliği artmış çalışanlar varken diğer yanda evdeki şartlarının uygun olmaması dolayısıyla bir an önce ofise dönmek isteyenlerin de olacağı göz önünde bulundurularak çalışma ortamının, ofislerin ve sosyalleşme alanlarının buna göre düzenlenmesine özen gösterilmeli. Her çalışanın aynı beklenti ve ihtiyaçlara sahip olmadığının dikkate alınması ve hibrit çalışma modelinin buna göre şekillendirilmesi çalışan memnuniyetinde bir kayba neden olmadan verimli bir şekilde çalışılmasını sağlayacaktır.

Sözün özü, şirketler çalışma modellerini değiştirirken çalışanlarını çok iyi dinlemeli, verecekleri kararlarda çalışanlarını mutlaka bu sürece en başından itibaren dahil etmelidir. Unutmayalım, her şeyin başı iletişim!