Kavramsal Bilim ve Tasarım

Şu anda beyniniz kısa süreli hafızanızı kullanıyor. Bu makaleyi okurken, içinde geçen kelimeleri veya bir bilgiyi idrak edip, otomatik olarak kısa süreli hafızanıza atıp burdan harekete geçiyorsunuz. Üç opsiyonunuz var:

  1. Kısa bir sürede unutabilirsiniz,
  2. Bilgiyi daha iyi anlamak için bir aksiyona geçebilirsiniz (örneğin, sözlüğe bakmak veya üzerine daha fazla araştırma yapmak olabilir),
  3. Üzerine daha da yoğunlaşıp uzun süreli hafızanıza atabilirsiniz. Şunu da belirteyim ki hafıza denince ilk aklımıza gelen uzun süreli hafızadır!

Şunu aklınızdan çıkarmamanız gerekiyor: Kısa süreli hafızanızın kapasitesi az olduğu için, kısa süreli hafızanızdaki bilgiyi —üzerine yoğunlaşmadığınız sürece— adı üstünde, kısa süre içinde kaybedersiniz.

Peki bunun tasarımla ne ilgisi var? Sitenize gelen bir kullanıcıya siteniz yüklenir yüklenmez çok fazla öğe (stimuli) gösterdiğiniz zaman, kullanıcının önemli bir bilgiyi gözden kaçırmasına veya bir fonksiyonun nasıl çalıştığını anlamamasına, ve daha da kötüsü tasarımınızı tamamiyle görmezlikten gelip site içinde kaybolmasına neden olabilirsiniz.

Fakat bu basitliğin her zaman daha iyi olduğu anlamına gelmez. Komplike olması gereken veya içinde bir çok bilgi barındıran sisteminizi gerçekten sistematik ve düzenli bir şekilde tasarladığınız zaman kullanıcılarınızın beyninde İngilizce adıyla “Cognitive Load” — kavramsal yükü— de minimuma indirmiş oluyorsunuz.

Kısa bir örnekle açıklamak gerekirse, hamburger menü butonu mobil tasarımlarda artık hepimizin görmeye alışık olduğu, ana menüye erişimi sağlayan butondur. Artık bu butonu görmeye o kadar alıştık ki, ekrana ilk bakışımızda bu buton kısa süreli hafızamızda bir yer tutmuyor, onun ne olduğunu hızlıca algılayıp kısa süreli hafızamızı ekrandaki diğer öğeler için boş bırakmış oluyoruz.

Tasarımda kavramsal yükü nasıl azaltırım?

Tasarımda kavramsal yükü azaltmak için bazı kurallar var ve iyi tasarımcılar bu kuralları nasıl kullanacaklarını iyi biliyorlar. Aşağıda bahsedeceğim kavramsal bilim prensipleri eskiden genellikle insan psikolojisiyle alakalıyken, özellikle her gün en az iki farklı cihaz kullandığımızı düşünürsek, ekran tasarımlarının çok değerli kuralları haline geldiler.

Leverage pop-out effect (Ortaya çıkarmak)

İnsanoğlu bir çok, hemen hemen aynı olan öğeler içinde farklı olanı hızlıca algılamaya programlanmıştır. Örneğin metroya bindiğinizde genel olarak İstanbul halkının bir giyiniş tarzı vardır, genel olarak aynıdır, çok renkli giyinmeyi sevmeyiz. Fakat renkli takımının üzerine artı olarak papyon takmış birini gördünüz diyelim; o kişiyi direkt farkedersiniz. Bu ekran tasarımında da böyledir. Dolayısıyla kullanıcıların dikkatini çekmek istediğiniz butonu ekrandaki diğer öğelerden farklı bir şekilde tasarladığınız zaman kullanıcılarınızın o butonu gözden kaçırması imkansıza yakındır.

 

Hick’s Law

Kullanıcın seçmesi gereken opsiyonları ne kadar arttırırsanız onun üzerindeki kavramsal yükü de o kadar arttırırsınız, bu da seçime kadar olan süreyi logaritmik olarak arttıracaktır. Örneklemek gerekirse, bazı giyim üzerine kurulu e-ticaret sitelerinde neden ilk olarak Kadın veya Erkek diye sadece 2 adet seçenek olduğunu üzerinde kafa yormanız yeterli olacaktır.

Affordances

Tam Türkçe karşılığı olmamak ile beraber affordance kelimesinin anlamı: Belirli bir eylemin yapılmasına olanak tanıması amacıyla bir nesnenin/aracın oluşturulması. Yani ekrandaki bir öğe kendi kendine o öğeyi nasıl kullanacağınıza yardımcı olabilir. Bunun ekran tasarımındaki en basit örneği: Bir link öğesini paragraf öğesinden ayırmak için altını çizgili, farklı renkte ve üzerinde gezinirken hover efektli tasarladığınız zaman kullanıcılar bunun bir link olduğunu daha iyi anlayacaktır.

Gestalt Prensipleri

Üzerinde ne kadar konuşsak azdır ama Gestalt prensiplerini benimsemeden tasarım yapmak içinde kıyma olmayan mantı yapmakla eş tutulabilir. İçine fazla girmemek ile beraber en çok kullanılan Gestalt Prensip başlıkları şunlardır:

1. Law of Closure
2. Law of Common Region
3. Figure / Ground
4. Law of Proximity
5. Common Fate
6. Continuation
7. Convexity
8. Familiarity
9. Symmetry

Daha fazla detay için: https://www.interaction-design.org/literature/topics/gestalt-principles
Başlıkların içine teker teker girmeyeceğim fakat en sevdiğim örnek olarak Law of Closure’dan Carrefour logosu gelsin:

Logonun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız ortadaki beyaz boşluktaki “C” harfini bu yazıyı okuyana kadar farketmemişsiniz demek ki.

“Bir kullanıcının tasarımınız içindeki bir öğeyi özellikle algılamasını mı istiyorsunuz? O zaman o öğenin gözden kaçırılmasının imkansız olduğundan emin olun!”

Bazı tasarımlar sadece görsellik için yapılıyor, bu doğru. Fakat bir websitesi veya uygulama tasarlarken o tasarımın daha kullanılabilir olması için kavramsal (algısal) bilim hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmakta kesinlikle yarar var.

Yazan: Anıl Cireli