Temassız Ödeme Sistemlerinden Kasasız Otonom Marketlere Koronavirüs Etkisi
COVID-19 geçtiğimiz günlerde pandemik ilan edildi ve yüksek bulaşma oranı nedeniyle uçak yolculuğu, kapalı yerlerde olma veya mağazalarda işlemlerin gerçekleştirilmesi gibi birçok temel faaliyetin güvenliğine ve temizliğine dikkat çekti. Koronavirüs salgınının tüketici davranışı üzerindeki etkisi bankacılık ve ödeme endüstrisinde ise nakit ve dijital para hakkında uzun vadeli sorulara yol açtı.
Türkiye’de temassız ödeme alışkanlıkları hangi noktada?
17 Mart salı günü Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Soner Canko, koronavirüs etkisi ile yoğun talep üzerine temassız ödemelerde şifresiz işlem limitinin 250 liraya yükseltildiğini duyurdu.
Duyuruda ayrıca temassız ödemenin ülkemizdeki durumundan birçok veri de paylaştı:
- Tüketicilerin aklındaki hijyen sorularından kaynaklı olarak şubat ayında temassız ödeme kullanımının 2019’un aynı dönemine göre 3 kat arttığı belirtti. Yine şubat ayında mağaza içi yapılan ödemelerin yüzde 15’inde temassız ödeme kullanıldığını ve günlük temassız ödeme adedinin ise 3 milyonun üstünde olduğunu ekledi.
- Ayrıca, kullanıcıların cep telefonlarıyla temassız ödeme yapmalarını sağlayan uygulamaların da daha fazla tercih edildiğini vurguladı. Şubat ayında yapılan mobil temassız ödeme işlem adedi geçen yıla kıyasla 2,5 kat artışla 376 bin adet olarak gerçekleşti.
Canko, temassız ödemelerin hız ve kolaylık sağlamasının yanında hijyenik olma avantajıyla vazgeçilmez bir ödeme aracı olma yolunda ülkemizde de hızla ilerlediği yorumunu yaptı.
ABD’de ise bu paralelde Futurist Group tarafından gerçekleştirilen yeni araştırma, bu yıl itibariyle tüketicilerin temassız ödemelerle daha fazla ilgilendiklerini gösteriyor.
Tüketicilerin geçen yıl yüzde 30’u iken bu yıl yaklaşık yüzde 38’i, temassız ödemeyi bir ödeme ihtiyacı veya ödemenin geleceği olarak görüyor. Temassız ödemeye ihtiyaç duymadıklarını söyleyen tüketicilerin yüzdesi ise, Mart 2019’da yüzde 41’de iken Mart 2020’de yüzde 33’e düşmüş durumda. Geçen yıla göre aradaki farklılıkları güncel olarak koronavirüsün ödeme sistemlerinde akıllara getirdiği sorulara bağlamak mümkün gibi görünüyor.
“Bu, tüketicilerin davranışlarını yeniden gözden geçirmeye iten bir durum. İnsanlar enfekte olmaktan ve herhangi bir şeye dokunmaktan endişe duyduklarından, ödemede temassızsın anlamı birdenbire yeni bir anlam kazanıyor.” diye ekliyor Futurist Group kurucusu Demitry Estrin.
Temassız ödemede önceki durum neydi?
Salgından önce, ABD’deki mobil ödemeler küresel benimsenme oranlarına pek yaklaşmamıştı, akıllı telefonların yaygınlığı göz önüne alındığında bu durum pek akla yatmıyor. Ancak CNBC’nin makalesine göre uzmanlar köklü bir eski sistemden bahsediyor ve bunu kartlı ödeme sistemlerinin yaygın ödül mekanizmalarına dayandırdığını belirtiyor.
Danışmanlık şirketi Bain’e göre ABD’de, büyük mobil ödeme uygulamalarının benimsenme oranları yüzde 10’dan az ve mobil ödemelerdeki başlıca oyuncular çoğunlukla teknoloji şirketleri; PayPal ise Apple Pay, Google Pay, Samsung Pay ve Venmo gibi çeşitli rakipler arasında lider.
Çin’de ise geçen yıl tüketicilerin yüzde 80’inden fazlası mobil ödeme kullandı. Çin’deki mobil ödemeler, Çin’in en büyük iki teknoloji devinin egemen olduğu 17 trilyon dolarlık bir endüstri haline geldi. Alibaba’nın sahibi olduğu Ant Financial ve WeChat Pay, Çin’in mobil ödeme segmentinin yüzde 93’ünü oluşturuyor.
Kasasız Otonom Marketler ve Temassız Teslimatlar
Aynı zamanda, online market servisi veya kasasız ödeme gibi yeni teknolojileri sunan şirketler, hizmetleri virüsün insan etkileşimleri yoluyla bulaşma riskini azaltabileceği için bu dönemde daha hızlı benimsenebilir. Şangay gibi 24 milyonluk büyük şehirler karantina altında kaldı ve çoğu yer kapalı olsa da marketler bu sürede açık olmalıydı.
Steve Gu, kasasız otonom mağaza şirketi AiFI‘nin kurucu ortağı ve CEO’su durum için: “Bunun yeni bir fırsat olabileceğini de gözlemledik. Virüsün bu kadar tehlikeli olmasının nedeni, insandan insana bulaşması.” yorumunu yapıyor. AiFi, Şanghay’da ilk mağazasını yaklaşık bir ay önce açtı, tamamen kasasız olan bu mağaza ile insanlar, kimseyle etkileşim kurmak zorunda kalmadıkları bir ortamda alışveriş yapabiliyor.
Mağazada alışveriş yapanları takip eden ve ürünleri tanımlayan 30’dan fazla kamera bulunuyor. Ödeme sistemi olarak ise, mağazanın yakın çevresinde oturan 3.000 kişinin de yaklaşık yüzde 90’ının birincil ödeme yöntemi olarak kullandığı WeChat Pay, müşterilerin hesaplarına bağlanmak üzere özelleştirilmiş. Böylece müşteriler bu mağazayı herhangi bir ekstra uygulama indirmeden kullanabiliyor.
ABD’de ise daha önceden Amazon’un kasasız mağazaları Amazon Go’dan haberdardık. En son olarak Amazon mühendisleri, Orville adında Whole Foods’ta alışveriş yapan kişilerin ödemelerini bir el sallama hareketi ile halletmelerini sağlayacak biyometrik bir sistem üzerinde çalıştığını duyurdu. Alışveriş yapanların cihaza fiziksel olarak temas etmeleri veya parmak izlerini kullanmaları gerekmeyecek, bu ultra hızlı ve daha keyifli satın alma deneyimi ortalama 300 milisaniyeden daha az sürüyor. Status Money kurucusu Majd Maksad uygulama için “İnsanlar, para gibi somut bir şeye dokunmalarına gerek olmadığında daha fazla harcama yapma eğilimindedirler.” yorumunu ekliyor.
Bu dönemde kritik bir diğer nokta yemek veya online market siparişlerinin teslimatı oldu. Birçok restoran veya online market servisi sunan marka, temassız teslimat sunuyor. Türkiye’de de Yemeksepeti ve getir gibi uygulamalar temassız teslimat uygulaması başlattı ve kullanıcılar, temassız teslimat seçeneği ile ödemelerini online olarak yaparken, siparişlerinin kapıya asılmasını sağlayarak kimse ile temasa geçmeden siparişlerine daha güvenli ulaşabiliyor. Domino’s Pizza, koronavirüs planının bir parçası olarak müşterilerine yeni temassız dağıtım politikaları açıkladı. Domino’s bu hizmeti özel bırakma nokta seçenekleri de sunarak bir adım daha ileri götürüyor, müşteriler siparişlerinin bir dağıtım görevlisi tarafından nerede bırakılmasını tercih edeceklerini belirtebiliyor; ister ön kapıya, ister bir resepsiyon masasına veya bir bankın üzerine olabilir.
Küresel olarak zor zamanlardan geçtiğimiz bu dönemde markaların sundukları hizmetleri müşterileri ve çalışanları için daha ulaşılabilir ve daha güvenli olacak şekilde kişiselleştirmesi oldukça önem taşıyor.